30 Nisan 2010 Cuma

bidıls

riyakar gerçekler
ile sarılı ruhum
şaşırdı işte
doğru nerede diye.

tuzlu su tadı geldi damağıma
daha fazlasına gerek yok dedi mantığım
yine kurcalama!

düşünmek istemiyordu artık,
duymak istemiyordu,
onun kendi yarattığı "hayal" dünyasını.

benim için bir şey yapma!
sözde benim için yapma,
bunu maddi yapma,
yapma yapma yapma.

kaybolan maneviyet senin de mi unutkanlık alanında baba?

And when the night is cloudy, there is still a light, that shines on me,
shine until tomorrow, let it be.
I wake up to the sound of music, mother Mary comes to me,
speaking words of wisdom, let it be...

27 Nisan 2010 Salı

Sempatik biriymiş gibi davranmaya gerek yok ki.

Bugün evimde oturduğum için çok mutluyum, zira artık evimde oturmak mutlu ediyor beni, özlüyorum yatağımı.

Can't stop feeling!

Affetmek en güzel duygulardan biriymiş bir de. İnsanın içi rahatlıyor, yükünü bırakmış oluyorsun. Bir "oh be" diyiveriyorsun.

unless i can feel so relieved!


Canıım yayında mıyıııııııız hoşgeldiniz canlarımmm {link ya bu, çok özlediğim bir şey var belki siz de özlemişsinizdir}

Ayrıca her canı sıkılana yemek yapmayı tavsiye ederim, inanılmaz bir rahatlama yöntemi. Tüm hıncınızı ince doğramanız gereken maydonozdan çıkartırken, duygusallığınızı boşaltmak için de soğan doğrayıp üstüne yağda bol salça ile kavurmanın verdiği hazla sakinleşebilir ve mutlu olabilirsiniz :)

Annem işe geri döndü bu arada, sabah uyandığımda mis kokulu kahvaltılar akşam eve geldiğimde güzelim yemekler yok artık :( Oldukça hüzünlü alışmıştım çünkü aynı ilkokulda gibi hissetmiştim kendimi. böhühühüüüüüüüüüü

Neyse sulu gözlülüğün alemi yok, ya bir de mutluluk neden diye sormuşlar formspring.me de. Sanki mutlu olabilmem çok zor ve garip bir şeymiş gibi. :D pesimist bir insan değilim ki ben. Ve bir dönem taktığım şeyleri de daha sonra hiç umursamayabiliyorum; karşılıklı tepki süreçlerine göre. Çünkü ben hayatımı yaşıyorum, yaşamayı seviyorum ve olumsuzlukları olumluya çeviremiyorsam; onu sadece olduğu yere bırakıyorum. {linkte şarkı vaaar}

Sonra günümüz insanına geri döndüğümüzde; ne kadar yapmacık, sevimsiz ve ruh çirkinlikleriyle dolu olduklarını keşfetmiş bulunuyorum. Ama yine de dedim ya affetmek güzel, bağışlayabilmek. Kabullenmiyorsun o zaman çünkü :)

i just.. i don't care!

15 Nisan 2010 Perşembe

"Boşver" Demiştim, "Konuşma".

Her daim yeni tecrübeler edinip yeni kararlar alıyoruz. Hiç bitmeyecek gibi sanki kararlaştırılan düşünceler. Özgür müsün diye sormuştu bana. Sadece senin yanındayken demiştim çoook uzun zaman önce. İşte sadece o an gerçekten hür olduğunu fark edersen, tüm yaşanmışlıklar da silinir mi? Zaten önyargılarımız var, zaten isteklerimiz hep gerçeğin bir adım gerisinde; yani bu mudur?

Benim artık kendisi polaroid marka olan ama kendisi o makinadan olmayan polaroidmışcasına baskı yapan bir makinem var. Ne kötü bir anlatım ama! Ama bilen bilir, geçiyorum. Anı artık istediğim an durdurabileceğim yani. Hatta arkadaşlar doğumgünümde hediye ettiler güzel bir defter onu da fotoğraf albümü olarak kullanayım dedim. Bir yılım nasıl geçmiş görebilmek için. Anılarıma sadığım, onları saklamayı, beslemeyi özlemeyi çok seviyorum.

o.O

Küçük ve tatlı aptal kız.

Bulutlar birden dokuza. Tesadüfler eşliğinde her biri; bir hayaline eş.
Genelde fazla içip,
yalan söylememeyi tercih etmek var aklımda.
Hafif meşrep bir havada,
Gözlerimi hafif kısıp,
Kulağına fısıldamak istiyorum bir şeyler.
Muzip kahkahalarımız kulağımızda henüz çınlarken,
Çıkardığım topuk sesleri ortalığı inletmeli.
Sonra gıcık olup,
Çıkartırım bile ben o topukluları.

"bende bu kadarı varsa
...ve bu kadarı bu adama azsa,
zat-ı aline bir gün birisi ''dur'' desin.
o gülüşü,o densiz edasında tatmin göremedim hiç asla.
o gülüşünde,o bakışında...

bak,senin gitme zamanın gelmiş.
ayrılana yolu sorulmaz.
beyaz mendil falan sallamazsam ne olur üzülme.
beni düşünme, aman düşünme.
beni bir daha asla düşünme."

diye söylüyor Denizciğim naif sesiyle, Vega'dan.

^^,

Ben yanlış anlaşılmaların hastasıyım!
Sen elini uzatırsın tokalaşmak için,
Tokat atacaksın sanar, kaçarım.

Huyum kurusun pesimist olmayı çoğu zaman sevdim.

Değer her zaman insanı korkutur,
Ürkütür.
Değer vereceğin insanı pür dikkat seçmelisin.

Ancak, kaderin önüne kim geçebilmiş ki?



----> kısmet !

4 Nisan 2010 Pazar

yük _ sek

Başımda inceden bir ağrı var sağ taraftan gözüme doğru ilişen... Ara sıra uğrar bana bu sızı; yükleri hafifletmem gerektiğini işaret eder. Ben ise bir kaç tane apranax fort ile yatıştırırım onu, henüz zamanı değil erken diye. Yıllardır böyle giden ilişkimiz ne zaman bir volkan patlamasına sebep olacak bilinmez. Bir yangına sebebiyet verecek bu bağ, belli. Topladığım gibi tüm anılarımı, ineceğim kumsala. Sahile dökeceğim tüm ağırlıklarımı. Sere serpe yayılacaklar dalgaların üstüne. Başka kıyıya vuracaklar, kumların altına gömülecekler. Başkaları sebeplenecek gizlice belki de. Ya ilham alacak ya da burun kıvıracak. O gün geldiğinde hafifleyeceğim elbet ama yine yüklenmek için ayrılacağım oradan. Bu bir kısır döngü çünkü. Çünkü yaşamın gayesi de bu belki de; bir tır gibi ordan oraya götürülen malzemeler.

Gözlerim ağrıyor, uykusuzum, yorgunum. Çok gezdim bu hafta sonu. Tam bir festival gibiydi oradan oraya. Şimdi dinlenmem gerek; gelecek hafta sonlarına...