12 Temmuz 2010 Pazartesi

bilumum garip düşünceler

ne kadar çabalarsan çabala işte
başladığın noktaya yine geri dönersin.
tarih gerçekten de tekerrürden ibaret.

Greenpeace'te bir arkadaşımla çalışmıştık bir kaç yıl önce. o ofiste ben de sahadaydım. yine öyle oldu şimdi başka bir şirkette o ofiste ben sahadayım. ve tamamen tesadüf yine. ve daha bunun gibi bir sürü şey. kader eğer gerçekten yazılmışsa içinde başa dönüşler var, yani bence öyle. yoksa da başa sarmaları çok seviyoruz. hayatı tanımlayamamak ne garip. canlı olmak aslında çok saçma tuhaf. bilmiyorum bu aralar bunu çok düşünür oldum. "nasıl bir şey bu oğlum resmen yaşıyor hissediyoruz ne acaip" kafalarına girdim. (oğlum da hiç demem konuşurken yazarken nedense çıktı öyle silmedim de) bir de antropolog olarak bunları söylüyor olmak daha da komik geliyor bana. belki de osmancık'ın bana kattığı bir şeydir bu yaşamı sorgulamak bilemiyorum. şimdi de işte böyle yazasım geldi. zaten farkındasınızdır yazamıyorum burada kafam hep kazan gibi. osmancık'ın dışına çıkamıyorum zihin olarak.

bir de buradaki sivrisinekler vakumla çalışıyor. kan toplanıyor ısırdıkları yerler morarıyor ufak ufak çok acayip. sanki ilk defa kan bulmuşlar gibi bir şevkle ısırıyorlar.

neyse işime geri dönmem gerek.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

such great heights

aşağıdakileri 2o1o nisan ayı civarlarında yazmışım. buyrun efenim, önden buyurun:

Geçmiş üstüne örttüğün yorgan,
Sadece gecelerini ısıtan.

-----


Keyfin iz sürdüğü
Noktayı keşfedebilmek
olandır önemli.
Keşif ki bu
Sancılı ve acı dolu da olabilir.
Ama bir maceradır,
Ve hayatın bir parçasıdır.
Katlanılması güç
Gözükse bile
Senin içinde olman gerekendir.
Asla kabullenmek değil,
Gerçektir.

------

kısıtlamalarım var kendime.
madem özgürleşince
asıl tutsak sen oluyorsun;
hükmü verdim
en katı kurallar
bu hapishanede.

------

silemediğin geçmiş
elinde hançer olmuş
başkalarına sapladığın.
günahlarınsa
akan kanı.


bu aralar taktığım bir şarkı çalsın, herkes tekrar tekrar dinlesin, http://www.vimeo.com/10618935