28 Ağustos 2011 Pazar

abc

ne kadar çabuk unutulur
ve silinir kara tahtalar
üzerinde hala tebeşirin
kokusu, tadı damağında
yine sahte ateşlenmelerin
sadece bir el hareketi ile
yok olan harfler ile
öğrendim okuma yazmayı işte

6 Ağustos 2011 Cumartesi

düz

en derin
ergin ve erk
yaratılış,
sana sahip
iken kör ve sağır
okurken ve dinlerken
çok uzaktan
sadece seyre dalıyor.
ürküyor ve küfrediyor.
tüm bedeni seni arzularken
dinen lambalarını yakıyor
dur diyen çıkmaz sokak.

1 Ağustos 2011 Pazartesi

such a klişe.

Bugün değişik bir yol denedim ben. Her zaman gittiğim yerden geçmedim; farklı olsun bu gün. Kendi içimde düzeni ezip geçmek istedim, değişiklik istedim. Fark ettim; çünkü o yanımda yoktu artık. Yoktu ya, ben daha farklı var olmalıydım. Var oluşumu kendime kanıtlamalıydım.
(...)
Akan damlalar karnımın altından süzülüyor tahrik edercesine. Tek tek hissediyorum çırılçıplak küvetin içinde tepemden akan her bir su damlasını. Düşündükçe kafamı kurcalayan şeyler daha da yankılanıyor zihnimde. “Sen beni yok ediyorsun!”. Çığlıklar dört duvar arasında sığlaşıyor. Su daha da hızlı akıyor. Aktıkça taş gibi hissediyorum, su ağırlaşıyor, bedenim ufaldıkça ufalıyor. Yok oluyorum sanki. Onu yok ettiğim düşüncesi beni küçültüyor, sanki su deliğinden akıp gidecekmişim gibi.

---

Sorarlar insana “Hayatındaki en büyük acı nedir?”. Acıyı yaşamak insanı olgunlaştırır. Doğum anındaki acı ebeveyn yapar seni.