14 Ocak 2010 Perşembe

burda kimse var mı?

kayıtsız sorular
anlamsız cevapları doğrurken,
ben yine kendi başıma düşündüm.
düşüm ya,
bulamadım işte,
bulamadım var olmayanı,
bilemedim benim olmayanı.
belki dersin yine sarhoş
belki dersin yoksa ayyaş,
ama işte sebepli sebepsiz
yine düşündü durdu yine Sophie,
belki dedi kaçış yolu
ama yine tek başına değil
aslında işte.
yüzünü avuşturdu,
gözleri çapaklı,
olsun dedi,
sen böyle ben böyle.
kabullenmek değildi.
Böyle sevmekti.
onu o haliyle sevmekti.
sus dedi.
sus.
daha çok konuşma.
konuşma ki.
bilmesinler seni.
duymasınlar seni.
tanırlarsa eğer, kullanacaklar işte,
kullanıp atacaklar bir köşeye.
yapma.
bunu bana yapma.
çok zaman oldu değil mi görüşmeyeli?
gülerim işte.
hatırlamıyorsun sanki beni.
görsen şimdi,
kim bu der misin?
belki derim ben sadece kocaman bir belki.
sen
sen var ya sen
neyse
sustum
bir biz olamadıktan sonra çok sustum ben
o kadar sessiz kaldım ki
dilim damağım kurudu
herkes dilsiz sandı beni
ama sen
sen var ya sen
geveze oldun
kimse susturamadı seni.
olsun.
varsın olsun.
muhabbet kuşu ol sen,
ben papağan gibi tekrarlıyayım içimden dediklerini.
değer miydi?
değmezdi.
elbette değersizdi.
ama sen
sen var ya sen
neyse
demedim say.
duyma sen.
ben zaten dilsiz,
sen de sağır ol.
bu kez sen sağır ben dilsiz,
böyle oynayalım bu oyunu.

2 yorum:

Batuhan dedi ki...

Bu çok iyimiş ya, kendinlemi konustun burda..tam belki anlamadım ama kendi bakış açımla cok sevdim bunu :)

Sophie dedi ki...

Bunu ben de yazdıktan sonra okuduğumda çok sevdim :) kendimle de başkasıyla da konuşuyorum işte. değişir bakış açına göre ;)