31 Aralık 2009 Perşembe

jingle bells

Yeni yıl işte,
Yeni bişiler yapmak lazım.
Yeni başlangıçlara yer vermek lazım. [ Verdim de ;) ]
Herşeyimle yeni giriyorum yeni yıla.
Daha umutlu daha mutlu.
Sigarayı da bırakıyorum, Turkcell ide terk ediyorum.
Hayatımı yeniliyorum.
Değişmiyorum,
Değiştiriyorum.
Mutlu olmak için bahane yaratmayı çok seviyorum!

Herkesin yeni yılı umut ve mutluluk getirsin. 2009 benim için engebeli değişik tuhaf garip mutlu mutsuz hüzünlü acılı bir sürü duyguyu hissetmeme sebep oldu. Genel olarak bakarsak, pek de sevimli bir yıl değildi aslında ama çok şey öğrendim, belki 5 yılda öğreneceğimi sadece 2009 öğretti bana. O yüzden de değerli bir yıl 2009. Herşeye rağmen yaşamayı, hayatımı seviyorum. Asla bırakmıcam bu sevinci. Gerçekten, hayatıma tapıyorum!

Happy new year!

29 Aralık 2009 Salı

Yenilmesem hiç Büyümezdim

İnsan korkar ya,
Yine hata yapmaktan,
Yine yenilmekten,
Her ne kadar yine denemek istese de,
Vardır korkusu işte ya,
Bunu yenmenin formülü nerde gizlidir?
Zamana yayıp,
Daha çok tanımakta mı,
Yoksa o anda üstüne gitmekte mi?
Bilemedim ben.
Bulamadım saklı ipucuyu.
Korku tuhaf şey.
Saklıyor insanı kendinden.

***

gül kendine
bak ne kadar güzelsin
gül kendine
dünya kadar güzelsin
aslında dünya sensin
her şey açık, her şey kolay

zor zamanlar geldiğinde
hep kaybedersin gerçeği
sana imkansız görünse de
bütün çözümler ellerinde

aslında bütün resim güzeldir
kendini hatırlaman gerek

biter mi sandın dertlerin
yenilmesen hiç büyümezdin

(m ve ö - gül kendine)

27 Aralık 2009 Pazar

Pinback - June

Why do I assume these things are bad, bad,
Burnt down, burnt down?
Bad, bad, burnt down, burnt down?
Why must all those pretty things be sad, sad,
Somehow, somehow?
Sad, sad, somehow, somehow?

Acıklı hikayeleri hep sevmişidir.
Belki de küçükken her sabah 7'de kalkıp siyah beyaz türk filmlerini izlememden kaynaklanıyor.
Hülya Koçyiğit'e benzettiğim bir bebeğim bile vardı.

22 Aralık 2009 Salı

Augmentin, Parol ve Emedur Üçlüsü


Yine anneciğim yanımda,
Hasta iken ben,
Yoğurt çorbası
Patetes püresi
En sevdiğim hasta yemekleri.
Zaten başka bir şey yersem
Midemde durmuyorlar
Açılıma gidiyorlar :p
Tüm diziler savulun odacığımda
Güzel yatağımda
Yanımda Laptop'um
Hepinizi izleyeceğim.
Şimdi Bones var,
Sevgili fiziki antropoloğumun dizisi.
İzninizle.

20 Aralık 2009 Pazar

Büyülü Edebiyat


Fala inanma, falsız da kalma derler ya hani. Yalan benim için. Fala inanıyorum çünkü. Özellikle bu desteyle tanıştıktan sonra tüm acabalarım cevap buldu. Şiddetle tavsiye ediyorum ve ekliyorum sahiden inanmıyorsanız asla size doğruyu söylemez deste. Kağıtlar için bile olsa güven çok önemli. Deste ile aramda gerçekten bir bağ var, ve bunu hissedebiliyorum. Bu desteyi benim gibi bir antropolog bulmuş, belki de inancımı daha çok bağlayan şey de bu. Deste aşk falı olarak geçiyor ama kağıtları açtığınızda aslında öyle olmadığını keşfediyorsunuz. Dahası düşündüklerinizi okuyor gibi adeta da ona göre cevap veriyor. Deneyin görün diyebilirim heralde sadece. Ama dediğim gibi fala inanıyorsanız sadece bakın.

çarpım tablosu


8 çarpı 5 ne zaman 45 eder?
4 çarpı 4ü hesaplayamadığın zaman mı?
hadi biraz daha film izleyelim.
hadi biraz daha dizi izleyelim.
başım ağrıyor :)
ilaç almalyım.

19 Aralık 2009 Cumartesi

what the fu.k?


benzetmiş olmalısın,
belki de sende de aynısı vardır.
hayır ama gerçekten bu benim.
sende sadece benzeri olabilir.
bu bana ait çünkü.
bak ruhum işlemiş içine,
burda sana dair herhangi bir iz yok.
unutmuş olamazsın ama bu benim!
ısrarın faydası yok.
ben gidiyorum artık yalanlarını dinleyemem.
sen bilirsin ama unutma,
o benim!

18 Aralık 2009 Cuma

ondan sonra onbir gelir!


- sence bir insan karşısındakinin teninin kokusunu içine çekmekten hiç sıkılmazsa bu ne demektir?

- ona alışıyor demektir.

- ya bir insan karşısındakinin teninin kokusunu hep içine çekmek isterse bu ne anlama gelir?

- onu sevmeye başlıyor demektir.

- eğer bu kadar içine çekip sıkılmıyorsan ve bu sana mutluluk veriyorsa zaten sevgi olduğu içindir. sevgi, o anda baslayan bir şey değildir.

- o zaman kolay vazgeçemeyeceksin demektir.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Hayret

Kayıtsızlık, istenilen veye istenen bir şey değildir asla;
Yapılması gerekendir bazen.
Hayatın sana ne getireceğini bilemediğin gibi,
Bir sonraki adımını da her zaman önceden göremezsin.
Sevinir, üzülür, hüzünlenir ama en sonunda mutlu olursun ya;
Öğrenirsin mutlu olmayı.
Bilirsin mutlu olmayı.

Vakit nakit olmaktan çıktığında,
Saat 4.30,
Ne bir eksik,
Ne bir fazla.
Sadece o an,
Burda işte, kanımda.

13 Aralık 2009 Pazar

hey you.

10 Aralık 2009 Perşembe

Genç Proje



Üniversiteliyiz, bişiler düşünüp duruyoruz. Önemsenmez diyip, kağıdı buruşturup çöpe atıyoruz. Oysa ki, değerlendirilirse ve özen gösterilirse; güzel bir proje ortaya çıkabilirdi, ama gereksiz diyerek elimizin tersiyle itiyoruz. Bu durumu fark edip, güzel projeler ortaya çıkarmak isteyen bir grup var ve hiç de dikkate alınmayacak gibi değil. Çünkü onlar da bizden, üniversiteliler ve işin ciddiyetinin de sonuna kadar farkındalar. Bence bir göz atmak da fayda var. İşte link. tıklayın, bakın, inceleyin. Siz de fikirlerinizi paylaşıp, projelerinizi yok etmeyin.

30 Kasım 2009 Pazartesi

hıh.

bi süre yazmıcam işte

banane.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Anla-m.


Yüzsüzlük:

- kişinin üstündeki fazla önemseme sayesinde ortaya çıkar.

-karşındaki, seni yok saydığında atacağın ilk adımdır.

-aslında umursanmak istediğinde uyguladığındır.

Head-less

Her şey birer aldatmaca
Kandırırken "aslında" kendini
Gördüklerin yanılsama.
Sevmek, sevişmek
Kaybetmek.
Öğreniyor insan
cemayizevveli.
İstemese de
Öğreniyor
Var olmayı.

2 Kasım 2009 Pazartesi

sonsuz


hayat işte
sadece sen benden ibaret değil ki.
haberli habersiz
bağımlı bağımsız
haysiyetsiz kimi zaman
oldukça korkutucu.
kış geldi.
artık her şey daha soğuk.
daha karanlık.
istemsiz bir şekilde.
zaman bana izin ver.
akmama izin ver.
bırak okyanusa karışayım.
canım acımasın,
acıtmasın da...

30 Ekim 2009 Cuma

whatever works


Can't be happy then ever!

Melancholy is the best ever!

Say with me,

"Ooh, It does not move me
It does not get me going at all
Na na na na naa
Na na na na naa

It does not shift me
It's not the kind of thing that I like
Na na na na naa
Na na na na naa"

25 Ekim 2009 Pazar

Just not the same.

Bazen düşünüyorum da, yok boşver. Diyeceklerimi, asıl söyleyeceklerimi dile getirmeyeceğim. Bilme sen yine.

Dinle beni, bak bana, izle işte. El hareketlerimi incele, yüzümdeki ifadeyi taklit et. Heyecanımı dalga konusu yap. Evet, bak yine burdayım. Tam düşündüğün gibi. Yine oldu işte fark etmeden sen. Elimdeki kadeh ile tokuşturduğunda göz kırptın ya hani. O his gibi bazen içimdekiler. Sahi ya boşvermiştim. Aktarmayacağım işte. Haydi, bir kadeh daha, bir fırt da bana. Sus ama olur mu. Bazen sus işte. Dinle o sessizliği. Dinle ki, bir şeyler duyalım, yenileri keşfedelim. Sev beni. İçindeki tüm eski kırıntıları dökme bana defalarca. Duymak istemiyorum onları artık. İlgilendir miyorlar beni, ne kadar önemsiz olsalar da. Biliyor musun, hiç de umrumda değil geçmişin. Ben sana hiç anlattım mı? Ne övündüm, ne de sövdüm. Bu an önemli. Sadece şu an eline dokunduğum an önemli. Gerisi hikaye. Kaçırma gözlerini. Sev beni. Hayata yeni gelmişsin gibi devam et; bu vakitten sonra. Benden öncesi, benden sonrası yok bu ömrün. Önüne bak işte. Geçmiş ürkütmesin seni. Başkaları ile olmamalı derdin. Benimle olmalı sadece. Sarıl bana. Sanki daha önce hiç sarılmamışsın gibi. Kır kemiklerimi. Yine şerefe. Görmedin yine değil mi? Ben söylemiştim oysa ki. Bak orda kedicik, miyavlıyor işte. Belki korkuyorsun ama, ürkme. Canını acıtmayacağım ufak bir ısırık sadece. Senin kolumu sıkman kadar acıtmayacak canını merak etme. Can demişken, gerçekten canım olduğunu söylemiş miyim? Duydun işte. Şımart beni. Bunu yapmaya bayılıyorsun zaten.

Zamanın sorgulattığı sadece ...

12 Ekim 2009 Pazartesi

Tuqu

Dostlar, izleyenler, sevenler, sevmeyenler

tuqu adlı dostumu izleyin. Takip edin. (Linke tıklayın, bakın)

Dahası da var. Ama şimdilik bununla yetinin:

2 Ekim 2009 Cuma

s,d&a

Derin düşüncelerin yastığı
Olmuş bir toz bulutu
Umudun veryansını
Götürmüş seni
Olmuş bir kuytu
Yüzleşmenin gerekliliği
Hissettirmiş varlığını
Ve sen hala (!)
Düş kur
Yaşa ya...

(Başlığın açılımı: sex, drugs & alcohol)

Dinlerken seni, Düşlerken onu.

Verilmişti ya bana bir
Hediye,
Sonuna kadar kullanmak
Onu işte.
Ben bilirim,
Kimseye ne!
Acıyan saflığım
Seni ürkütüyor ve benzer
Geliyor,
Yakınlığım,
Aslında sana en
Uzak olduğum nokta.

24 Eylül 2009 Perşembe

family tree

hey mama
hey dad
see around you
watch me then
can not believe in what you hear at the end.

Existence

Huzuru sağlayan denge
Ne zaman verir rahatsızlık?

"I'm free to be whatever I
Whatever I choose
And I'll sing the blues if I want

I'm free to say whatever I
Whatever I like
If it's wrong or right it's alright "

diyor ya Oasis Whatever'da.

Özgürlüğün verdiği rahatlık peki
Ne zaman itici gelmeye başlar?

Değerli olan bir tek ben.
Değer verdiğim bir tek sen.
Ben olmayan bir ben isteyen sen.
Ben olan sen.
Biz.

Cin-sel Gerilim

Bir kaç gündür aklımda bu başlık. "Bu başlıklı bir yazı yazmalıyım" barda, taburede, evde hep tümceler geçti aklımdan. Sadece bu başlık için. Defterime yazayım dedim, yine olmadı. Bu yüzden de içini doldurmamaya karar verdim. Sanırım bu sadece bir başlık olarak kalmalı.

"Cin-sel Gerilim"

20 Eylül 2009 Pazar

Devam

Deniyorum
Sabrediyorum
Bazen didiniyorum..

Herkes hata yapabilir değil mi?
Bazen herkes kendi karakterinin dışına çıkabilir değil mi?

Ama en önemlisi,
Ben aslında çabalıyorum.
Ve bunu kimseye göstermelik yapmıyorum.
Çünkü emeğim kendime sadece.
Bunu farketmeye devam ettikçe de,
Daha da mutlu oluyorum.
Kimseye inat değil ama.
Kanıtlamak asla değil.
Dedim ya, kendim için sadece.

Çözüm bulmaya da çalışmıyorum.
Bir çıkar yol bulmak da değil amacım.
Sadece yaşamak,
Yaşamın tadını, anını keşfetmek.
Onun içinde kaybolmak ve doyasıya kanıksamak.
Kim ne derse desin,
Ben buyum.
Değiştirilemez.

Artık sorgulamıyorum da,
Evet ve hayır var lugatımda.
Belkilere yer yok işte.

Sophie ya,
Alır başını gider işte kimi zaman,
İnadı kendinedir,
Suçu da içindedir.
Küskünlüğü ise tüm dünyaya aittir.
Başka kimseye aidiyet aranmamalı.
Sophie bazen aranmak istese de...

9 Eylül 2009 Çarşamba

oldies but goldies huh?

2007'den kalma yazılanlar...

*gidiyorum onsuz ikinci defa, ama bu sefer uğurlamaya...

*yalan gerçeğe o kadar dost ki, kimse şüphelenmiyor.

*şöhretim şehrin diğer ucuna kadar ulaşmış olsa da, ben hala dışarı bir adım atamadım.

*varolduğu kadar gerçek olan tek şey yalan.

*en can alıcı nokta, onun bilmyişinin verdiği sakinlik. bu beni delirtiyor.

*kadere inanan kesin bir yerde çok büyük bir hata yapmıştır. (sınanabilir.)

*gülümseyişi o kadar saf ki, kendimi kirli ve adi hissediyorum.

*keskin nişancı, "keskin" ünvanını aldığından beri hiç atış yapmadı.

*sevgisiz büyüyen dinozorlar sadece insan yermiş.

*ödlek olmanın en güzel yanı, cesaretin gelene kadar geçirdiğin vaktin hayatının en güzel/mutlu/neşeli - günleri/ayları/yılları olmasıdır.

*korkaklığımı onun sıkıntılarıyla örtüyorum.

*ilk defa giysisizdim bugün.

*o bütün "umutsuzluğunu" mutluluğuyla kapattı. diğeri de bunu görmezden geldi, ama fark edildi.

7 Eylül 2009 Pazartesi

(an)other man

keep talking
keep freezing
also keep secrets

-------

sırtını döndü.
sırtını döndü çünkü
görmesi gerekenleri çok önce görmüştü.

konuşmadı.
sustu çünkü
söylemesi gerekenleri çok önce dile getirmişti.

bekledi.
vakit kaybetti belki, çünkü
asla inancını kaybetmiş gibi davranmadı.

Ben de, ben de!

Kurcala
Sorgula
Yaşa
Dene
Sor
Söyle
Gör
Öp
Sev
Seviş

3 Eylül 2009 Perşembe

love fool


düşününce gerçekten de
mühim değil
hiç değil hem de.
sahiplenmek dediğin nedir ki çünkü
ya da sahiplenilmek?

aşk aşk aşk
kaç kaç kaç

27 Ağustos 2009 Perşembe

piyuuu

o zaman candan erçetin'den mühim değil gelsin, sonra şebnem ferah'tan sigara en son da 4x4'ten arada bir. hadi bakalım. hoş gelsin.

who cares?


hayatımı seviyorum.

yaşamayı çok seviyorum.

bilin işte.

As you know, pathetic attitude comes obiviously.

Aklımızda kurar kurar düşleriz,
Sonra o gelir oldu deriz,
Kalıbına uydurmaya çalışırız.
Külkedisinin üvey kardeşlerinin ayakkabıya girme çabasındaki ayak küçültme durumları gibi.
Bazen ne yaparsan yap olmaz işte,
Çünkü o senin kısmetin kaderin değildir.
Bunu fark ettiğimizde ise,
Derin bir hayal kırıklığı kaplar önce.
Neden ki,
Olabilirdi diye kendini yorar durursun.
Gerçek ise ortadadır.
Uzunca kabullenmek istemezsin.
Kabullendiğinde sadece bir gülümse kalır aklında ve suratında da.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Being in Wonderworld

Haylaz Çocuk

aklı hayır diyor
yüreği evet
sevdiğine evet diyor
öğretmenine hayır
dikilmiş karatahtanın önüne
soru üstüne soru
çözmesi beklenirken tüm denklemleri
çılgıncanca bir gülme alıyor çocuğu
ve başlıyor silmeye herşeyi
sayıları kelimeleri
adları tarihleri
cümleleri denklemleri
ve öğretmene inat
bağrışmaları ortasında mucize çocukların
çiziyor resmini mutluluğun
rengarenk tebeşirlerle
karatahtası üzerine
mutsuzluğun

Jacques Prevert

26 Temmuz 2009 Pazar

bingo

Demiştim ya hani, yine dene yine yenil ama daha iyi yenil.
Tam anlamıyla hak verilir.
Yeni yine yeniden ya.
Kolpalık mı, inançsızlık mı, fazlasızlık mı artık ne ise.
Düşünme, vazgeçme ve erteleme işte değil mi.
Keyfime diyecek yok işte, kaderin izinde yürütme çabasında.
Sadece gülüp geçiyorum gibi, kahkahalarla.
Anca şaşkınlığım bu şekilde ifade edilebiliyor heralde.
Sebepli sebepsiz işte.
Kendini tekrarlama filan.
Neyse bu kadar yeter, bu akşam David var.
Mutlu ve huzurlu bir konser (:

22 Temmuz 2009 Çarşamba

OMG i can't believe it

Daft Punk'tan sonra izlediğim en iyi performanslardandı. hatta öyleydi. seviyorum sizi!

Oh my god (Tıkla izle)

Time on your side that will never render
The most beautiful thing you can ever spend
But you work in a shirt with your nametag on it
Drifting apart like a plate tectonic

It don't matter to me
It's all I wanted to be
Is a million miles from here
Somewhere more familiar

To much time spent dragging the past up
If I didn't see you not looking what I messed up
Settling down in your early twenties
Sucked more blood than a backstreet dentist

It don't matter to me
It's all I wanted to be
Is a million miles from here
Somewhere more familiar

Oh my god I can't believe it
I've never been this far away from home

Red shirts looking for greater glory
The only thing growing is on this story
Knock me down I'll get right back up again
Come back strong like the poweredup pacman

It don't matter to me
It's all I wanted to be
Is a million miles from here
Somewhere more familiar

Oh my god I can't believe it
I've never been this far away from home


Oh my god I can't believe it
I've never been this far away from home

17 Temmuz 2009 Cuma

dedim dedi

Ayrıca,

Balkonsuz ev, göbeksiz erkek olmazmış.

Hem de,

Kadının kalçalısı, yemeğin de salçalısı kabul görürmüş.

ya yaaa...

:)

14 Temmuz 2009 Salı

şüpheli göle maya (ç)aldım

uyku uyudu
uyandı korku
yol yok oldu.

gudubetlik
bazı insanlara özgü ya
saman dolu korkuluk işte
maksat kargalar konsun
üstüne.

sanrılar
sanmasınlar seni sardılar
saranlar sormasınlar ki.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Koskoca Rüya

Kayıpları bir yana koyup
Devam etme zamanı şimdi.

hem

her seferinde yenildin
olsun yine dene
yine yenil
bu sefer daha iyi yenil

değil mi?

4 Temmuz 2009 Cumartesi

herkes bazen biraz lady gaga

kayıtsızlık insanı çok geriyormuş
daha ne olduğunu anlayamadan seni sarıp kozasına içine hapsediyormuş
yanıldığını gördüğünde ise daha çok canını acıtıyormuş
koca bir yalana yıllar boyu nasıl aldanırsın ki
neyse ne işte.
lafta değilmiş her şey.
lafa kanmamak gerekirmiş.
saflık hiç de iyi bir şey değilmiş.
salaksın kızım sen salak.
şapşal sophie.

ve tabiki uzunca süre dinlenecek olan şarkı: pink martini - sympathique

hatta dayanamyıp türkçesiyle birlikte sözlerini de yazıcam

ma chambre a la forme d'une cage (odam kafes gibi)
le soleil passe son bras par la fenêtre (pencereden bi parça güneş geliyor)
les chasseurs à ma porte (kapımdaki avcılar)
comme les p'tits soldats (küçük askerler gibi)
qui veulent me prendre (beni almak isteyen)

je ne veux pas travailler (çalışmak istemiyorum)
je ne veux pas déjeuner (yemek yemek istemiyorum)
je veux seulement l'oublier (sadece unutmak istiyorum)
et puis je fume (sonra sigara içiyorum)

déjà j'ai connu le parfum de l'amour (aşkın kokusunu önceden öğrendim)
un million de roses n'embaumerait pas autant (bir milyon gül beni o kadar etkileyemezdi)
maintenant une seule fleur dans mes entourages (şimdi çevremde tek bir çiçek)
me rend malade (beni hasta ediyor)

je ne suis pas fière de ça (bununla gurur duymuyorum)
vie qui veut me tuer (beni öldürmek isteyen yaşam)
c'est magnifique être sympathique (sempatik olmak pek şahane)
mais je ne le connais jamais (ama ben hiç bilmiyorum)

ha birde hiç bir bağlantı kurgulamamak lazım olaylarla yazılarımı. dipnot için sadece.

26 Haziran 2009 Cuma

Fark Karalamak

Yanıp sönüyor uzakta
Mırıldanıyor gibi
Usulca.

Hadi gel gir kanıma
Sebepsiz.
Sanki hep benimmiş gibi
Hiç başkasının olmamışız gibi.

Aklımdan geçenleri bir bilsen!
Susturmuşlar gibi ama,
Dışavurumsuz.

Soramadım,
Söyleyemedim,
Hunharca sadece kırıp döktüm.

Kahve ister miydin kahpe?

Değer bilmek bu kadar zor mu
Yoksa dengeyi tutturabilmek mi ulaşılmaz olan?
İstediklerimizi yaptık ve bitti mi yani,
Hepsi bu kadar mıydı?
Acılarımızı peki niye paylaşamadık?
Gittim/gittin ya,
Kolay sandık.
Bir anda kesip atmayı bir bok sandık.
Gururmuş.
Ayaklarımın altında şimdi.
Paylaşımların ağzına sı.ayım.
Sinirliyim evet, ilk defa kırgın değil sinirliyim.
Beni benden aldın,
Yerine dengesiz ve ruhsuz tıpkı sen bıraktın.
Tabi ki kızarım.
Mahveden sensin mahvolan benim.
Aradığımı da unutturdun,
Bulamadığımı da...
İçimdeki sen hala sesleniyor,
Git ama lütfen git,
Ya da gel hiç gitme...

Artık canım yanmasın...

22 Haziran 2009 Pazartesi

inaf iz inaf yani


Hava lütfen daha sıcak olmasın

Hadi eylül ekim olsun

Mont filan giyelim

Nefret ediyorum sıcaktaaaaan!


(Fotoğraf sıcaktan asfaltta yumurta pişirenlerin)

19 Haziran 2009 Cuma

Vaporous


Kaydı elimden ip,
Yükseldi göğe uçurtma,
Kaçtım olabildiğince,
Özgürlüğünü kıskandım;
Koştum koştum koştum...


Sanıyorum ki, günler hızla geçiyor. Düşüyor ya takvim yaprakları, hissettirmiyorlar bile verdikleri acıyı. Öğreniyorsun işte zamanla, öğrendiğini sanıyorsun. Sonra gökyüzüne bakıp hangisi küçük ayı büyük ayı diye seçmeye çalışıyorsun. Ama baktığında ışıldayan çok parlak yıldız var; daha kutup yıldızını bile seçemiyorsun.

Bir de tersten bak dünyaya, tersinden. Her şey göründüğünden daha küçük değil mi?

İşte arkada çalan o tınının sözleri:

You got to know
I'm always in the way
Upside down to you
Open to all
These tangled knots of living
Finally caught me too
Don't leave me alone
Standing here for ever
Hoping you how ever
I'm a little girl
Boiled into a mature
Little piece of work
So if you see me
Just smile
So if you see me
Just try
On and on

(Elsaine - Vaporous)



12 Haziran 2009 Cuma

Kurmalı Saat


Tutamadığın o zaman
Geliyor tokat gibi vuruyor sana
Karşı koyamıyorsun
Gülüp susuyorsun.

Sandığın şey ile var olan
İşte denk düşmüyor ya
Ürkütücü geliyor bu sana
Aslında sevin,
Hala deneme şansın devam ediyor,
Etmeli de.

7 Haziran 2009 Pazar

ask her to dance

Well the problem with this see I don’t understand
You say you’ll come with me but you don’t take my hand
The sun set on this town only hours ago
Though it feels like this evening don’t want to come slow

Am I making sense?

(Coconut Records)

4 Haziran 2009 Perşembe

gerçek üs(tü)


kül ve kahkül

kestim.

kırdım,

tuz ve buz

camdan hayal.

29 Mayıs 2009 Cuma

-yor

bu aralar keyf kadere baş kaldırıyor, zıtlaşıyor.

bense maskeli baloda dolanıyor da dolanıyor.

dışarı çıkmayı bekleyen bir cümbüş var.

var ki sesi duyuluyor.

ama bastırılıyor.

et ki ...

zaman ellerimde
hayallerim uzağımda
düşleri tutabilmem için
ulaşmam gerekiyor sadece
karıncalanıyor kollarım
kalbim yavaşlıyor
gözlerim kapanıyor
elde edemiyorum
az daha halim olsa
hayallerim çok yakınımda olucak
az kaldı çok az
lütfen
bana yardım et...

26 Mayıs 2009 Salı

hah gururmuş!

al an da,
ve ren de
memnunsa
ben mani olmayayım.
bir sorguydu sadece,
ışıkların altında.
artık o da bitti;
kibir de tükendi,
saf kalanı da ürkütme bari.

25 Mayıs 2009 Pazartesi

m-ini-b-üsü s-ev

-söyleyeceğin bir şey varsa söyleyebilisin
-yok hayır sen işine bak
-gerçekten söyle oturuyoruz
-neyse tamam hoşçakal
-bla bla

dıttttttttttttttt

...

6.4 şiddetinde deprem böyle atlatıldı (mı), artçılar olmaması ümidiyle.

bu arada fark ettim ki blog başlarında hep arkada çalan şarkıyı eklemişim sonra bunu kesmişim. yeniden başlıyorum bu rutine.

çaaaaav

arkadaki ağlayan tını: regina spektor - us

aslında ağlamıyor ama ben öyle duymak istiyorum

22 Mayıs 2009 Cuma

kahpe

özgür olmaktan kaç - tım
korkan beden ile ruh
cesaretsiz tilki ile tavşan
koş - ma
dur - ma

Portishead - Machine Gun (Tıkla)

19 Mayıs 2009 Salı

doygun durgunluk

üstündekiler ile bana aşkı göster
eller hep ona bakıyor çünkü
içindekileri değil üstündekileri göster
aldat ama aldanma
tek tek söyle haydi
durma anlat onlara
kıskansınlar
eller öyle çünkü

15 Mayıs 2009 Cuma

Alıntıya devam

Oyun oynuyor
benimle,
Soğuk ter döktürüyor.

-sonuna kadar hiç bir şey senin değil !

sahiplenme hiç bir şeyi...

-------------------------

Farklı kararlar
ve tecrübeler
Bulunmaz Hint kumaşına
doğru
Yöneltiyor.
Zamanın bu döneminde
kimse kaderini kendi çizemiyor.

Geçmişten Bugüne Alıntılar

Senin istediğin zaman
İstediğin yerde olamam.
Vaad ettiğin şeyleri yapmadığın gibi
Ben de yapamam.
Sadece bir insanım ve
Her dileğini yerine getiremem.
İçimden gelenler ile
Arzu ettiklerin uyuşmaz ise
Kusura bakma.
Elimden en fazla bu geliyor.
Önceden söylemiştim:
"Kırmak da istemem, kırılmak da..."
Bunu bildiğin halde üstüme gelmek niye?
Ben asla daha fazlasını istemedim,
Kendiliğinden yaptın.
Bunun acısını benden çıkaramazsın.
Acını tek başına yaşa,
Paylaşmaya çalışma.

7 Mayıs 2009 Perşembe

Yarın olsun diye uyucam şimdi ;)

Caddebostan sahillerine hatta tüm sahillere yeniden merhaba :)

-yapılan bir manevrayla hiç tahmin edemeyeceğim bir yola saptım.

-hayat süprizlerle dolu.

-umudumu kazandım yeniden, o kadar da zor değilmiş.


----> iyileşme süreci oldukça başarılı geçiyor :)

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Yine, yeni, yeniden

İçim pır pır,
Yeni doğmuş bebek gibi
Yeni bir şeyler öğreniyormuş gibi,
Yeniden farkına varıyorum.
Özlemişim yeniden hissetmeyi.

27 Nisan 2009 Pazartesi

Sevişe sevişe azalmazki tendeki özgür ruh

Bir uğur böceğiydi elimden kayıp giden.
Gökyüzüne uçan.
Uzun sorgulamalarım devam ediyor,
Ben kimim...
Ama uğur böceği gösterdi bana,
Özgürlüktü işte elimden kayıp giden.
Ya onu kovalayacaktım,
Ya da vazgeçicektim.
Ama fark edemedim,
Özgür olucam derken
Tutsak oldum.
Hapsettim kendimi.
Vurdum
Duymaz
Bir şekilde
Bulmak isterken kendimi,
Belki de yok ettim asıl benliğimi.

(Babazula'ya pek selam)

26 Nisan 2009 Pazar

Very Special

Hasta olmanın iyi bir yanı televizyonu iyi ki odama koymuşum demektir :)
Naz yapabilirsiniz.
Şımarık bile olabilirsiniz.
Bir de yanınıza çorba yapıcak varsa,
Hele de şevkatli bir anneyse o,
Keyfinize diyecek yok.
Sadece ciğerlerim artık benden ayrılmak istiyorlarmış gibi hissediyorum öksürürken,
Ama olsun beni bırakmazlar heralde :)
Bir de kulaklarım uğulduyor sürekli,
Evde yalnız olsam bile bu sayede yalnız değilmişim gibi sürekli sesler duyuyorum :)
Eğlenceli oluyor.
En kötüsü yemek yiyemiyorum,
Sürekli farklı çorbalar...
Kilo da veririm heralde birazcık :p
Ama şunu anladım ve bura aracılığıyla da her kimse ona ulaşmak istiyorum,
Ne olur bana artık bed dua veya ah etme.
İzmir'e gitmeden de oldu şimdi Antalya var ve ben yine gitmeden hastayım.
Ama inan iyileşmek için çok çaba sarf ediyorum kendime iyi bakmaya çalışıyorum.
Mutlu etmicem seni yani,
Artık her kim isen...
Bozalım şu büyüleri artık :)
Bunlar dışında kediciğim dizimin dibinden ayrılmıyor,
Pek tatlı moral veriyor bana.
Şimdilik bu kadar mutlu ve sevgi dolu kalın :)

24 Nisan 2009 Cuma

hop hop altın top

geri gelen keyfim
aklımı başıma koydu
sonunda nihai yerine oturdu.

***

23 Nisan 2009 Perşembe

The Light

Bugün onunla tekrar tanıştım. Unuttuğumu fark ettim. Ve hatırlamak çok güzeldi. Bir anda hiç ummadığım anda. Kendni tekrar hatırlattığın için teşekkür ederim.
"Tanrım" iyi ki varsın ;)

20 Nisan 2009 Pazartesi

I'm begging you

"seviyorum sevmiyorum kaç yaprak var bilmiyorum ben seni kopardım attım kendimi toparlıyorum var mı şimdi başka biri" diye başlıyor şarkı. Sonra diyor ki "kendimi bunun için mi yorucam ben kalbimi bunun için mi kırıcam ben" . ayrıca da ekliyor, "kendimi bulamıyorum geri alamıyorum ben her gece rüyalarda hep sana hak veriyorum" . ama en sonda da karar veriyor "yok ki senin bir yedeğin" .

insanlar karar verir. uygular. ve sonuçlarına razı olur. burda katlanılmaz olan razı olma sürecidir. başta kolay geçilecek bir zaman sanılır ama öyle değildir işte. kanına işleyen şey seni rahat bırakmaz. kanında çünkü! çıkması zaman alıcak bunu nasıl tahmin edemezsin ki.

sahip olduğun tüm umutların hayallerin yıkılması yenisinin gelmeyeceği anlamını taşımıyor işte. ama bunu farkındalık düzeyine getirmek zaman alıyor. düşünüyorsun, 10 yıl sonrasını... anlıyorsun işte o zaman.

bir çingene evinin duvarında bir yazı, mutlaka başka bir yerde de vardır:
"hayat bir gündür, o gün de bugün".

insan seviyor, sevmiyor. kabulleniyor, vazgeçiyor. ama unutmuyor işte. unutamıyor.

19 Nisan 2009 Pazar

Öncelik sizin hanfendi

Terk mi ettim
Terk mi edildim
Ağzımda tutturduğum türkü
Nedense kedimi çok ürküttü.
Sebepsiz işte.
Sebepli sebepsiz.

15 Nisan 2009 Çarşamba

Mafeles

Üzgünüm ki, durdu zihnim.
Bir kendine dönme,
Bir iç gıcıklaması filan.
Çıkmıyor kelimeler.
Dökülmüyor sözcükler.
Her işte kısmet.

31 Mart 2009 Salı

Birikim

nasıl ve neden diye yormak
kalbi ve beyni,
o kadar anlamsız ki.
sanki gerçeği değiştirebilecekmiş gibi
sorgulamak
o kadar yersiz ki.

--------------------------

sözel ve fiziksel gerçekler
arasındaki farklı farkındalık
kibir yaratır.

--------------------------

gel - git
oldu
kal - git
yorgun ve güçsüz
istekli ama halsiz

--------------------------

kararımı kararsızlıktan verdim.
yalnız yanlış.
yanlış yalnız.
çok koyuyor.
inan bana.

---------------------------

elin içinde bir karınca
çırpınıp duruyor
aş için;
yanılgısı aşk için.

---------------------------

yapılan hatalar
itinayla "hafiyelikle"
kapatılır. başvuru için
uzak durmak yeter.

---------------------------

yalan
alan
lan
an

bağlı hepsi birbirine dallı budaklı.

----------------------------

eksiklik, sebepsizlik, duygusuzluk
ve boşluk. alanın gereksizliği,
mekanın hissizliği. görüntünün
bulanıklığı. ve kalp atışları.

-----------------------------

Son olarak Vodafone reklamından alıntı:

Saniyenin onda biri hayatınızı değiştirebilir.

27 Mart 2009 Cuma

hola hop

Tatbikat sırasında herkes heykel misali dut yedi.

24 Mart 2009 Salı

Tanı(tı)m

İzmir Günlüğü

*Pegasus ile yol-cu-luk

"yağmur gösterdi kendini,
rüzgar döndü yüzünü."

* "Dinlenmece eğlenmece, şaşırmaca sabretmece"

* Bugün tanıtım için gittiğim x okulunda kadın öğretmenler odası yapılmıştı ayrı. kız ve erkek öğrenciler hiç bir şekilde yan yana oturmuyorlardı. Kız öğrencilerin eteği ayak bileklerine kadar uzanıyordu.

-Arkası yarın-

16 Mart 2009 Pazartesi

Sorarım

Bazen korkularımız gururumuzla aynı maratonda koşarken,
Kimin kazanacağını öngörememekten,
Yarışı berabere bitirtmek,
Bir savunma mekanizması mı,
Yoksa umursaazlık veya duyarsızlık mı?

12 Mart 2009 Perşembe

Hola

Her hol bir odaya çıkar ya, bu hol hiç bir yere çıkmıyor anacım işte. Bu sadece bir hol. Altı da üstü de hol.
Başı da belli sonu da.
Süpriz bir gizli oda filan çıkarmıyor karşına. Merak etmemek lazım o yüzden.
Yüzen balıklara takılmamak lazım.
Dibi görünmeyen deniz değil bu. Bucağı da var ucu da.

Bir şarkı tutturdum


o la la la...

Bir gün kalktığında aynaya baktığında yansımanın yine sen olduğunu görünce sıkılmaz mısın ha?

Bir gün yatağına uzandığında yastığın tek bir tane olduğunu görünce fark etmez misin ha?

ha ha söyle bana.

6 Mart 2009 Cuma

Teneke Kız


Florasan lambalarının altında
Mavi gökyüzünü düşlerken,
Ağzımdan çıkan iki söz
Tuzla buz etti camdan hayali.
Ürkek yüreğim ve ben
Korkusuz davranmak için savaşırken,
Samandan kalbimi
Canlı kanlı olanı ile
Takas ettirmem gerektirdiğini
Hatırlattı.
Oysa ne kadar gerçekti.

Çizelge

Bu güzel bir şey olmalıydı,
Yormamalı,
Naifliğiyle
Sakinleştirmeliydi,
Havada uçan bir balon gibi
Hafif olmalıydı.
Hançer gibi saplanmamalıydı.
Dokunuşu sakin,
Sesi derinden gelmeliydi.
Gök gürültüsüyle gelen
Yıldırım gibi
Çarpmamalıydı.

Hikmet

içimden geldiği gibi
içinden geldiği gibi
ama
içimizden gelmediği gibi
sanki
hevesimiz varmış gibi
sanki
hiç yaşanmadı gibi
sanki
hiç var olmadık gibi
sanki
yoksayar gibi
sanki
hiç sevmemiş gibi
sanki hiç dokunmamış gibi
sanki
önemi artık varmış gibi

...

ne yaşattıklarının
ne de hissettirdiklerinin
hiç de önemi yokmuş gibi
bir "hiç" gibi
olacağım, davranacağım.
bana verdiği bu hediyeyi de
çok uzun süre kullanacağım ve
saklayacağım.

...

bana verilen hediye,
ne kadar insancıl olmasa da,
başkalarına zarar da verse,
hediye ya,
kullanmak zorundayım
hissi verdiğinden
hayatımdaki herkesten
özür dilerim.
elimden geleni yapmaya
çabalıyorum,
deniyorum,
sendeliyorum,
yoruluyorum,
vazgeçmeye zorlanıyorum,
ölesiye korkuyorum.
üşüyorum, titriyorum.
dediğim gibi,
kırmak da istemiyorum,
kırılmak da.

İstek

Uyumak istiyorum. Doyasıya. Sanki hiç uyumamış gibi. Pamuk prensesin yattığı uyku gibi. Ama beklemiyorum uyandırılmayı. Bi uyuyayım, bi aydınlanayım. Sonra uyanırım. Ama önce uyuyabilmem lazım. O gücü bulabilmem lazım. Zor işte keyfi kaderin izinde yürütmek, zor. Ama imkansız değil.

Uyum


Tenimde uçuşan baloncuklar
Boynuma dolanıp
Nefes almamı engelliyor.
Rahatlık vermesi gerekirken,
Sıkıyor, boğuyor.
Engelleyemiyorum kendimi,
Koyamıyorum karşı da .

24 Şubat 2009 Salı

Kul Köle

kel
aynak
ayna
kaynak
yana
kana
yakan
akan

19 Şubat 2009 Perşembe

Düşle Düşme Oyu/nu

*Kaybolmuş değerlerin umutlu dünyasında küçük heveslerle pamuk helva yiyen beyaz elbiseli meleklerin sevimsizliği üstümde şimdi. (umay umay'a sevgiler)

*Kötü ruhların esiri Polyana olsa zehirli elmayı Pamuk Prenses'e yediren cadı iyi ruhların elçisi olur mu?

*Bugün fare kediyi kovalıyor.

öyle

Belki herkes bilmez, bilse de dinlemez diye ben bir tanıtma, hatırlatma yapacağım... Candan Erçetin'in bir şarkısı var "Ben Kimim" adında. Bir film müziği. Mutlaka dinlenmesi gerek. Sözlerini de yazmaktan çekinmeyeceğim.

Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa… Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?

Geçimsizim bugünlerde
Kısmetsizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Gölgesizim her gün her yerde

Ses miyim sus muyum?
Sis miyim pus muyum?
Deha mıyım Heba mıyım?
Ak mıyım pak mıyım?
Al mıyım Sat mıyım?
Yarar mıyım ziyan mıyım?
Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değil miyim?

Her adalete duvar ördüren
Her cesarete kilit vurduran
Her asalete boyun eğdiren
Sen değil de ben miyim?

4 Şubat 2009 Çarşamba

Feat or Versus?

Secret Support

versus

Secret Obssesion

!

26 Ocak 2009 Pazartesi

De ki işte

Aklımda kalanlar da vardı ya işte, gidiyor zamanla düşününce/düşünmeyince.
Kimle kimseyle kimlerle, orada burada şurada işte.
Geçiyor zaman sıhhatsizce.

Sebeplenmemeli değil mi gizlice?
Yoksa olur mu içten içe?

Sızlanmadan rahat bir şekilde rahatsız da etmicem işte.
Edilmicem de.

Alınmasın kimse üzerine de,
Kendi ile hesaplaşmadan ibaret işte.